Suriye’de acılarla dolu bir hikayemiz
var. Zalim hükmün altında nice mevsimler geçirdik. Şam’ımızın evlatlarına karşı
zillet ve her türlü cinayetleri işlediler. Ne evin mahremiyetine, nede mescidin
nede okulun hiçbir mahremiyete önem vermediler, saygı duymadılar. Nefeslerini
kesen, ağızlarını kapatan câni rejimin mazlum halka karşı zulmü ve cinayetleri
iyice arttığında, suskunluk duvarını yıkıp devrimi başlatıp özgürlüğün iplerini
çözdüler. Ancak onlar bunun karşılığında onur ve özgürlük adına minimum hakları isteyen halka
karşı en büyük öfkelerini kustular. Rejim sistematik bir intikam yöntemiyle
devrime destek veren bütün şehir ve köylere saldırdı. Evleri sahiplerinin
başlarına yıktı, mahsulleri yaktı. Ve tam o zamanda Suriyelilerin trajedisi
başladı. Zalim rejimden kaçıp hicret edip bir yerlere sığınma mecburiyetine
düştü.
Muhacirler birçok devlete sığındı Türkiye
ise muhacirler konusunda en büyük paya sahip oldu. Türkiye’nin farklı
bölgelerinde bulunan Suriyeli mülteciler hemen hemen sayıları 3 milyona ulaştı.
Ancak büyük oranı İstanbul ve sınır bölgelerinde ikamet etti. Dolayısıyla
Suriyeli mültecilere yardım eli uzatanlara teşekkür etmek boynumuzun borcudur.
Habibimiz ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) şöyle diyor: “İnsanlara
şükretmeyen Allah’a şükretmez”. Teşekkürümüzü en çok hak eden ve mültecisi
olduğum Türkiye’ye teşekkür ederim. Buraya geldiğim andan itibaren mültecilerin
haberlerini hep buradan ve yakından takip ettim. Türkler Suriyeli kardeşlerini
muazzam bir misafirperverlikle karşıladılar. Liderleri Recep Tayyip Erdoğan
onları Ensar bizleri ise Muhacirler olarak vasıflandırdı. Ve gerçekten
mültecilerin bu ülkedeki durumu dünyanın birçok sığınma ülkelerine benzemedi.
Buradaki durumları kelimenin tam anlamıyla ayrıcalıklıydı. Sayın Erdoğan ve
Başbakan Sayın Davutoğlu Suriyelileri teselli eden hiçbir fırsattan uzak
durmadılar. Onların bu duruş ve tavırları vatanlarını terk etmek zorunda kalan
muhacirlerin acılarını hafifletti. Sayın Erdoğan’ın Suriyelilerin kamplarına ve
bulundukları yerlere ziyaretlerini ve onların sorunlarını dinleyişini, dul
kadınlarını teselli edişini, yetim çocukların başlarını okşayışını hiç unutmam.
Onun bu tavırları acıklı kardeşlerimizin hep acılarını hafifletti, umut verdi.
Sayın Ahmet Davutoğlu’nun yiğit tavır ve duruşları da asla hafızamdan silinmez.
Her zaman Suriyelilere ve Suriyelilerin davasına sahip çıktı. Suriyeli camianın
evlatlarına karşı sevgi ve takdir dolu konuşmalarını özetleyen şu cümlesini hiç
ليست هناك تعليقات:
إرسال تعليق